26 Ocak 2016 Salı

Neden hedeflerinizi başkalarına söylememelisiniz?


Kendinize yeni bir hedef koydunuz.
Örneğin, yeni bir iş kurmak, kilo vermek ya da yeni bir dil öğrenmek istiyorsunuz.

Bu hedefi arkadaşlarınızla paylaşmalı mısınız yoksa kendinize mi saklamalısınız?

Çoğu insan der ki; hedeflerinizi diğer insanlara söylerseniz, hem sosyal baskıdan dolayı hem de sözünüzü tutmak için hedeflerinize daha kolay ulaşırsınız.

Acaba bu gerçekten doğru mu?


ARAŞTIRMA

Hedef konusunda dünyaca ünlü araştırmacı Prof. Peter Gollwitzer bir araştırma yapıyor.

32 tane hukuk öğrencisini bir odaya alıyor ve onlara bir anket uyguluyor.

Ankette de onlara başarılı bir hakim olmak isteyip istemediklerini (hedef) ve bu amaç için ne kadar eğitim faaliyetlerine (hedefe götürecek etkinlikler) katılmak istediklerini soruyor.

Bir grup anketi dolduruyor, bir kutuya atıp, araştırmanın ikinci kısmına geçiyor.

Diğer grup ise anketi doldurduktan sonra, anketi araştırmacıya veriyor. Araştırmacı ankete bakıyor ve deneğin yanıtlarını onla tartışıyor.

Yani, ilk grup hedefini kimseyle paylaşmıyor, ikinci grup başka biriyle paylaşmış oluyor.


HEDEF VE ÇABA

Daha sonra her iki gruba da farklı hukuk vakaları veriliyor (amaca götürecek öğrenme etkinlikleri). Acaba kim daha fazla vakayı çözmekle uğraşacak?

Tahmin edilenin aksine, hedefini paylaşmayan grup vakalarla daha çok uğraşıyor.

Yani, hedefe götürecek etkinliklerle daha çok ilgileniyor ve hedefe ulaşma ihtimali daha çok artıyor.

Peki, neden hedefini başkalarıyla paylaşanlar, hedeflerine daha zor ulaşıyor?


SOSYAL GERÇEKLİK

İnsanların hayatında bir “sosyal gerçeklik (realite) ” var, bir de “fiziksel gerçeklik”.

İlişkiler, düşünceler, algılar, inançlar ve kültür, sosyal gerçekliği oluşturuyor. Yani, bu gerçeklik, fiziksel dünyada değil, insanın kafasında oluşuyor.

Normal şartlarda kişi, hedef koyduğu an, fiziksel olarak hedefine ulaşıncaya kadar bütünlük duygusunu ve başarma hazzını yaşamaz.

Ancak hedefini diğer insanlara söyleyince, fiziksel gerçekliğe ulaşmasa da sosyal gerçekliğe ulaşıyor. Bundan dolayı da nispeten bir bütünlük duygusu ve başarma hazzı yaşıyor.

Bu da fiziksel gerçekliğe ulaşma motivasyonunu düşürüyor.


HEDEFE ULAŞMADAN ALINAN KEYİF

Örneğin, bir kişi arkadaşlarına “Ben kitap yazacağım.” diyor.

Arkadaşları da “Wow süper fikir. Yaz da okuyalım.” diyor.

Bu cümleyle, arkadaşları onu bir yazar olarak kabul etmiş (sosyal gerçeklik) oluyor. O da kendini yazar hissediyor. Bütünlük duygusunu ve başarma hazzını nispeten yaşıyor.


Kitap yazma (fiziksel gerçeklik) motivasyonu düşüyor.

Aslında olayın özü şu: beyin gerçek hedefin simülasyonunu yaşayıp keyif alınca, gerçeğini yaşamak için daha az vakit harcıyor.

Sonuçta simülasyon da gerçek deneyim de beynin aynı bölümünü kullanıyor.


HEDEFİNİ SÖYLEYEN VE ULAŞANLAR

Peki öyleyse, “Bu işi yapacağım deyince, çoğu kişi bana güldü, yapamazsın dedi” diyen ama buna rağmen hedefine ulaşan insanlara ne diyeceğiz?

Zaten cümleden de anlaşılacağı gibi, bu kişiler hedeflerini söyleyince, insanlar karşı çıktığı için “sosyal gerçeklik” yaşayamıyor.

Sosyal gerçekliği yaşayamadığı için de tamamlanmış hissetmiyor ve hedefi fiziksel olarak gerçekleştirmek için daha çok çalışıyor.

Sonuç olarak, hedef oluşturma sürecinde çok kişiyle konuşmalısınız ama hedefinizi oluşturduğunuz an, hedefi kendinize saklamalısınız. Bu motivasyonunuzu artıracaktır.

Diğer insanlara söylerseniz de hedefinize ulaşma ihtimaliniz var tabii ki ama motivasyonunuz daha düşük olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder