15 Ocak 2020 Çarşamba

Öz

Diyet proteininin kilo kaybı ve kilo sürdürmedeki rolü, vücut ağırlığı düzenlemesi, yani tokluk, termojenez, enerji verimliliği ve vücut kompozisyonu için önemli hedefler üzerindeki etkileri kapsar. Proteinin neden olduğu tokluk, esas olarak, özellikle "tamamlanmamış" proteinleri olan diyetlerde, fazla beslenen amino asitlerin oksidasyonundan kaynaklanabilir. Proteinin yol açtığı enerji harcaması, protein ve üre sentezine ve glukoneogeneze bağlı olabilir; tüm esansiyel amino asitlere sahip "tam" proteinler, enerji harcamasında düşük kaliteli proteinlere göre daha büyük artışlar gösterir. Olumsuz etkilerle ilgili olarak, genç yetişkinlerde ve yaşlılarda net kemik dengesi veya kalsiyum dengesi üzerinde protein kaynaklı etkiler gözlenmez. Diyet proteini kemik mineral kütlesini bile arttırır ve osteoporotik kırık insidansını azaltır. Kilo kaybı sırasında, azot alımı kalsiyum dengesini ve buna bağlı olarak kemik mineral içeriğinin korunmasını olumlu yönde etkiler. Sülfür içeren amino asitler, nefron kütlesi kaybıyla kan basıncını arttırıcı bir etkiye neden olur. Obezite, metabolik sendrom ve tip 2 diyabetli hastalar özellikle duyarlı gruplardır. Bu derleme, mutlak protein alımının sürdürülmesinin, negatif enerji dengesi sırasında kilo kaybı ve ağırlık bakımı için metabolik hedefleri nasıl etkilediğine, yani tokluğun ve enerji harcamalarının sürdürülmesine ve yağsız kütlenin korunmasına, enerji verimsizliğine yol açtığına dair bir genel bakış sunmaktadır. Bununla birlikte, net protein sentezi ile koruyucu yağsız kütle arasındaki uzun süreli ilişki açıklanmaya devam etmektedir. Sülfür içeren amino asitler, nefron kütlesi kaybıyla kan basıncını arttırıcı bir etkiye neden olur. Obezite, metabolik sendrom ve tip 2 diyabetli hastalar özellikle duyarlı gruplardır. Bu derleme, mutlak protein alımının sürdürülmesinin, negatif enerji dengesi sırasında kilo kaybı ve ağırlık bakımı için metabolik hedefleri nasıl etkilediğine, yani tokluğun ve enerji harcamalarının sürdürülmesine ve yağsız kütlenin korunmasına, enerji verimsizliğine yol açtığına dair bir genel bakış sunmaktadır. Bununla birlikte, net protein sentezi ile koruyucu yağsız kütle arasındaki uzun süreli ilişki açıklanmaya devam etmektedir. Sülfür içeren amino asitler, nefron kütlesi kaybıyla kan basıncını arttırıcı bir etkiye neden olur. Obezite, metabolik sendrom ve tip 2 diyabetli hastalar özellikle duyarlı gruplardır. Bu derleme, mutlak protein alımının sürdürülmesinin, negatif enerji dengesi sırasında kilo kaybı ve ağırlık bakımı için metabolik hedefleri nasıl etkilediğine, yani tokluğun ve enerji harcamalarının sürdürülmesine ve yağsız kütlenin korunmasına, enerji verimsizliğine yol açtığına dair bir genel bakış sunmaktadır. Bununla birlikte, net protein sentezi ile koruyucu yağsız kütle arasındaki uzun süreli ilişki açıklanmaya devam etmektedir. Bu derleme, mutlak protein alımının sürdürülmesinin, negatif enerji dengesi sırasında kilo kaybı ve ağırlık bakımı için metabolik hedefleri nasıl etkilediğine, yani tokluğun ve enerji harcamalarının sürdürülmesine ve yağsız kütlenin korunmasına, enerji verimsizliğine yol açtığına dair bir genel bakış sunmaktadır. Bununla birlikte, net protein sentezi ile koruyucu yağsız kütle arasındaki uzun süreli ilişki açıklanmaya devam etmektedir. Bu derleme, mutlak protein alımının sürdürülmesinin, negatif enerji dengesi sırasında kilo kaybı ve ağırlık bakımı için metabolik hedefleri nasıl etkilediğine, yani tokluğun ve enerji harcamalarının sürdürülmesine ve yağsız kütlenin korunmasına, enerji verimsizliğine yol açtığına dair bir genel bakış sunmaktadır. Bununla birlikte, net protein sentezi ile koruyucu yağsız kütle arasındaki uzun süreli ilişki açıklanmaya devam etmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder